Meslek Hastalığından Kaynaklanan Tazminat Davası

Meslek Hastalığı Nedeniyle Tazminat Davası

Meslek Hastalığı Nedeniyle Maddi Ve Manevi Tazminat Davası ve davaları hizmet (iş) sözleşmelerinin yaygınlığı nedenleriyle oldukça önemli ve sık karşılaşılan bir davadır. Bu davanın özünü ‘’ Kusur Sorumluluğu’’ oluşturmaktadır. Meslek Hastalığı Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat Davası konulu bu yazı ile meslek hastalığının tanımı, yasal dayanakları, Yargıtay Kararları ışığında Meslek Hastalığı sayılan haller incelenmiştir.

1. Meslek Hastalığı Nedir?

İşçiler, çalıştığı veya yaptığı işin niteliği ve işyeri koşullarından kaynaklanan nedenlerle işyerinde daima meslek hastalıkları ile karşı karşıyadır.

5510 Sayılı Kanun md. 14/1’e göre Meslek hastalığı, sigortalının, çalıştığı ya da yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici ya da sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik hâlleridir.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da (m.3/1-L) meslek hastalığını mesleki risklere maruz kalınması sonucu ortaya çıkan hastalık olarak tanımlamaktadır.

Çalışanlar uzun süreler boyunca aynı işi yapmakta, aynı şekilde çalışmakta, işin yapılma şekli ya da niteliği sebebiyle belirli bir zaman diliminden sonra yaptığı işten etkilenmekte ve meslek hastalığına yakalanmaktadır. Meslek hastalığına yakalanan işçinin ise maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı söz konusu olmaktadır.

Meslek hastalığı nedeniyle tazminat davası; sigortalının meslek hastalığı nedeniyle uğradığı zorlukları ve işgücü kaybını tazmin etmek amacıyla açılan bir maddi ve manevi tazminat davası türüdür.

2. Meslek Hastalığı Sayılmanın Koşulları

İşçinin mesleğini yaparken arızi olarak yerine getirdiği faaliyetler nedeniyle ya da işin özelliğinden yahut iş şartlarından dolayı yaptığı iş ile bağlantılı olarak meydana gelen hastalıklar meslek hastalığı olarak nitelendirilmektedir.

İşçinin geçirdiği her hastalık meslek hastalığı kategorisinde olmamakla birlikte, bir hastalığın meslek hastalığı olarak nitelendirilip tazminat davasına konu edilebilmesi için aşağıda yer alan şartların bir arada gerçekleşmiş olması gerekir:

Meslek Hastalığına Tutulduğu İleri Sürülen Kişi Sigortalı Olmalıdır:

Bir kişinin hastalığının meslek hastalığı olarak kabulü ve meslek hastalığı sigortasından yararlanabilmesi için ilk koşul onun sigortalı olmasıdır.(5510 SK. Md. 14. )

5510 Sayılı Kanuna göre meslek hastalığı nedeniyle hak sahibi olabilecek kişi “sigortalı” olan işçidir. Ancak, işçi sigortalı olmasa bile, çalışmasının ve meslek hastalığının kurumca başka türlü tespit edilemediği durumda, meslek hastalığı tespit davası açılarak hem sigortalılığın hem de meslek hastalığının tespiti mümkün hale gelecektir.

Meslek Hastalığına Tutulan Sigortalı Bedensel Veya Ruhen Engelli Bir Duruma Düşmeli Ya Da Ölmelidir

Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabulü için, gerekli ikinci koşul, meslek hastalığına tutulan sigortalının bu hastalık nedeniyle geçici veya sürekli olarak bedensel ya da ruhsal bir zarara uğraması ya da bu hastalık nedeniyle ölmüş olması gerekir.

5510 SK.’nun 14. maddesinde meslek hastalığı nedeniyle ölümden bahsedilmemişse de, 20. Maddenin 1. Fıkrasında meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanacağı belirtilmiştir.

Meslek hastalıkları, sadece vücudun fiziki bütünlüğünde değil, ruh ve sinir sisteminde de engel meydana getirebilir. Son yıllarda, çalışmaların performansa dayalı iş yüklerinin ağırlığı ve süreklilik gösteren yoğunluğu, kas hastalıklarına, depresyon ile buna bağlı intihara teşebbüs olaylarına ve hatta burn-out( Sağlık açısından önceden hiçbir ciddi risk taşımayan insanların, ani beyin kanaması ya da kalp krizi sonucu yaşamlarını yitirmelerini ifade eder. ) olarak adlandırılan erken ölümlere yol açmaktadır. Doğal olarak, belirtilen durumlarda sigorta yardımlarının yapılması söz konusu olacaktır.

Meslek Hastalığının Çalışmaya Devam Edilirken ya da Yükümlülük Süresi İçerisinde Ortaya Çıkması Gerekir

Meslek Hastalığının Çalışmaya Devam Edilirken Ortaya Çıkması Halinde

Hastalık, yürütülen iş veya işyeri koşulları sonucu ortaya çıkmış olmalıdır. Gerçekten, meslek hastalığı nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasının kabulü için, davacıda oluşan hastalığın yapmış olduğu mesleki faaliyetten kaynaklanması, zarar ile yapılan iş arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekir.

Meslek hastalığında zararı doğuran sebep tümüyle dış etkenlerden kaynaklanır. İş kazasından farklı olarak dıştan gelen bu etken, bünyeye yavaş yavaş tesir etmekte; zaman içinde tekrarlana tekrarlana, hastalık, sakatlık veya ruhsal bir engellilik ve hatta ölümü meydana getirmektedir. Örnek olarak; gürültülü işyerlerinin sağırlığa, bilgisayar başında sürekli çalışmanın göz ve sırt arazlarına neden olması, karbon sülfürle çalışılan yerlerdeki zehirlenmelerin üreme bozuklukları yaratması durumunda hastalık birdenbire değil, belirli bir zaman süreci içinde ortaya çıkmaktadır.

Meslek Hastalığının İşten Ayrıldıktan Sonra Yükümlülük Süresi İçinde Ortaya Çıkması Halinde

Meslek hastalığı, sigortalı işten ayrıldıktan sonra ortaya çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise, sigortalının 5510 sayılı kanun ile sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın ortaya çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde belirtilen süreden daha uzun bir zamanın geçmemiş olması gerekir.

Sigortalının meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının meydana çıktığı tarih arasında geçen en uzun süreye yükümlülük süresi denir.( Yön. Md. 4/n)

Yükümlülük süresi, her meslek hastalığına göre değişmektedir. İşten ayrılış tarihi ile hastalığın ortaya çıkabileceği azami süre, yükümlülük süresi olarak anılmıştır. Bu süre ile hastalığa yakalanma veya kuluçka süresi farklı kavramlardır. Yönetmeliğe ekli meslek hastalıkları listesine göre, yükümlülük süreleri 2 gün ile 10 yıl arasında değişmektedir.

Yargıtay’a göre 1979 yılında işten ayrılan ve 1998 yılında meslek hastalığı saptanan sigortalı açısından yükümlülük süresinin geçip geçmediğinin araştırılması zorunludur. (21. HD. 2009/2109, 5.4.1999)

Ancak, herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa dahi, söz konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir.( 5510 SK Md. 14/3, Yön. Md. 17/2)

Bir işverenin çalıştırdığı işçide meydana gelen meslek hastalığından sorumlu tutulabilmesi için hastalığın yükümlülük süresi içinde ortaya çıkması gerekir. 1970 yılında davalı işverenin işinden fiilen ayrılan işçide tespit edilen ‘’Menüsküs’’ meslek hastalığının 1990 yılında meydana çıktığı anlaşılmaktadır. Meslek hastalığı ile davalı işverenin işyeri arasındaki uygun neden-sonuç bağı araştırılmalıdır. ( 21. HD. 9.5.2002, 3423-4246)

Meslek Hastalığı İle Sigortalının Gördüğü İş Veya İşyeri Koşulları Arasında Uygun Bir İlliyet Bağı Bulunmalıdır

Meslek hastalığı ile oluşan zarar ve ayrıca hastalık ile işçinin gördüğü iş veya işyeri koşulları arasında uygun bir illiyet bağı bulunmalıdır. Eş anlatımla, meslek hatalığı, yürütülen iş veya işyeri koşulları sonucu ortaya çıkmalı, oluşan zarar hastalığın uygun bir sonucu olmalıdır.

Şayetsigortalının çalıştığı işte çalışmaması hâlinde, hastalığa yakalanmayacağısöylenebiliyor ise, bu durumda meslek hastalığı ile yürütülen iş arasında uygun illiyet bağının bulunduğu kabul edilmelidir.

Uygun bir illiyet bağı bulunmadıkça, işverenin sorumluluğu söz konusu olmaz. Bu nedenle, sorumluluk için illiyet bağı bulunmalı, bu bağ mücbir neden veya işçinin ya da 3. Kişinin ağır kusurlarıyla kesilmemiş olmalıdır.

Sigortalının meslek hastalığı oluşmasında, davalı işverenin daha önceki işverenlerin paylarının ne olabileceği araştırılıp, sonucuna göre davalı işverenin kendi sorumluluğu oranında hüküm kurulması gerekir. ( HGK 21.5.1997, 10/181-446)

Davacının iş göremezliği mesleki pnömokonyozdan kaynaklanmaktadır. Davacının davalı kurumda 1976/1992 yılları arasında maden ocağı yer üstünde hatçı ve meydancı olarak çalıştığı, yaptığı iş nedeniyle toza maruz kalmadığı, meslek hastalığı oluşması ile işveren TTK’nın işyerinde yapılan iş arasında illiyet bağı bulunmadığına ilişkin yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddi yanlış olup soruşturma genişletilerek yeniden seçilecek uzman bilirkişiler aracılığıyla incelme ve değerlendirme yapılması gerekir. ( 21. HD. 13.4.2015, 4176/7912)

 

Hastalığın Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde Yer Alması Ve Belirtilen Sürede Çıkması Veya Hastalığın Mesleki Olduğu Konusunda Yüksek Sağlık Kurulu Kararı Bulunması Gerekir

  • Hastalığın Meslek Hastalıkları Listesinde Yer Alması

Bir hastalığın mesleki sayılabilmesi için, diğer bir koşul, hastalığın Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli meslek hastalıkları listesinde yer alması veya listede yer almamasına karşın hastalığın mesleki olmasına ilişkin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu Kararı bulunmasıdır.

Yönetmeliğe göre, meslek hastalıkları beş ana grupta toplanmıştır. Bunlar:

A Grubu: Kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları

B Grubu: Mesleki cilt hastalıkları

C Grubu: Pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları

D Grubu: Mesleki bulaşıcı hastalıklar

E Grubu: Fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları

  • Hastalığın Meslek Hastalıkları Listesinde Yer Almaması

Sigortalıda oluşan hastalık, meslek hastalıkları listesinde yazılı olmasa bile, bu hastalığın meslek hastalığı olduğu SS. Yüksek Sağlık Kurulunca kabul edilebilir. Bu durumda, sigortalının bu meslek hastalığı sigorta kolundan yararlanması mümkün olabilir.

Meslek hastalığı sigortalı işçinin belli bir devamlılık arz eden çalışma döneminde ortaya çıkmalıdır. Hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı ve bu hastalıkların, işten fiilen ayrıldıktan en geç ne kadar zaman sonra meydana çıkması halinde, sigortalının mesleğinden ileri geldiğinin kabul edileceği meslek hastalıkları listesine göre tespit ve tayin edilecektir. ( Yön. Md. 17/1 ) Örneğin;Sigortalının, havasında Pnömokonyoz yapacak yoğunluk ve nitelikte toz bulunan yer altı veya yer üstü işyerlerinde toplam olarak en az üç yıl çalışmış olması halinde pnömokonyoz meslek hastalığı sayılabilecektir.

İş Kazası ve Meslek Hastalığı Arasındaki Fark Nedir?

Ani yahut tesadüfen gelişen olaylar neticesinde işçinin bedensel ya da ruhsal zarar görmesi ‘’iş kazası’’ olarak kabul edilir. Bu durumda İş Kazası Nedeniyle Tazminat Davası açılabilecektir.

5510sayılı Kanun’un meslek hastalığı tanımında da belirtildiği üzere meslek hastalığıiş kazasından farklı olarak tekrarlanan birnedenle ortaya çıkmalıdır. Gerçekten de meslek hastalığı isin nitelik ve yürütüm şartları sonucu ya da işyerinin durumu dolayısıyla yavaşyavaş ortaya çıkan bir sağlık sorunudur.

Esasen meslek hastalığını is kazasından ayıran en büyük özellik, is kazasında kazayı meydana getiren harici sebebin bir defada meydana gelmesi iken, meslek hastalığında bu sebebin devamlı olarak tekrarlanmasıdır. Bu nedenle meslek hastalığı is kazası gibi aniden ve çok kısa bir zaman aralığında meydana gelmemekte zamana yayılmaktadır.

  • Meslek Hastalığının Kurum Sağlık Kurulu Raporu İle Saptanması Gerekir

Meslek hastalığı sigorta kolundan yararlanılabilmesi için son koşul, meslek hastalığının Kurum Sağlık Kurulu tarafından saptanmasıdır. Hastalığın, işçiyi bedensel veya ruhsal açıdan etkileyerek bir engelliliğe yol açması gereklidir. Sosyal Güvenlik Kurumu sağlık raporuyla veya mahkemede açılan bir tespit davasıyla bu durum saptanmalıdır. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanacaktır.

Dipnot: 5510 Sayılı Kanunun 4/1-B Kapsamında Bulunan Bağımsız Çalışan Sigortalılara Meslek Hastalığı Nedeniyle Gelir Bağlanabilmesi İçin Prim Ve Prime İlişkin Tüm Borçların Ödenmiş Olması Gerekir.

4. Meslek Hastalığının Hukuki Dayanağı

  • 155 No’lu İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin ILO Sözleşmesi göre ( ILO Sözleşmesi | 18 Haziran 2015 Perşembe, ILO Kabul Tarihi: 3 Haziran 1981, Kanun Tarih ve Sayısı: 07.01.2004 / 5038, Resmi Gazete Yayım Tarihi ve Sayısı: 13.01.2004 / 25345, Türkiye’de Yürürlüğe Girdiği Tarih: 22 Nisan 2005 )
  • 155 Nolu ILO sözleşmesi Türk mevzuatı açısından usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş milletler arası anlaşma olması nedeniyle 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90. Maddesinde gösterilen “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir.
  • Temel mevzuatımız 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve 17. Maddesinde yazılı bulunan “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” Hükmüdür.
  • 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 417. Maddesi ve ilgili diğer maddeleri.
  • 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 14. Maddesi ve ilgili diğer maddeleri.
  • 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4. Maddesine göre işverenlerin yükümlülükleri belirtilmiştir.

5. Meslek Hastalıkları Nelerdir?

Meslek hastalıkları Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nün 5. maddesinde tasnif edilerek ana başlıklar halinde düzenlenmiştir:

  • Baş hastalıkları (kafa kemikleri, nöroloji, nöroşirurji, psikiyatri arıza ve hastalıkları)
  • Göz hastalıkları
  • Kulak hastalıkları
  • Yüz hastalıkları
  • Boyun hastalıkları
  • Göğüs hastalıkları
  • Omuz ve kol hastalıkları
  • El bileği ve el hastalıkları
  • El parmakları hastalıkları
  • Omurga hastalıkları
  • Karın hastalıkları
  • Pelvis ve alt ekstremite hastalıkları
  • Endokrin, metabolizma, kol hastalıkları

Her başlık altında yer alan hastalıklar Tüzüğe ekli A cetvelinde ayrıntılı bir şekilde gösterilmiştir.

6. Meslek Hastalıkları Nasıl Tespit Edilir? Bildirim Süreleri Nedir?

  • 5510 S.K.’nun Md. 4/1-a Kapsamında Bulunan Sigortalılar Yönünden

Öncelikle meslek hastalığına maruz kalan sigortalının meslekte güç kayıp oranının tespit edilmesi gerekir. Meslekte güç kayıp oranı, sigortalıya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gelir bağlanıp bağlanmayacağı, bağlanacaksa miktarı ile maddi ve manevi tazminat davası sonucunda hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesinde en önemli unsurdur. Bu nedenle meslek hastalığı nedeniyle meslekte güç kayıp oranının doğru tespit edilmesi çok önemlidir.

Sigortalının meslek hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işverenler, bu durumu öğrendikleri günden başlayarak 3 iş günü içinde iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesiyle Kuruma bildirimde bulunmak zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen yahut yazılı olarak bildirdiği hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren işverene, Kurumca bu durum için yapılmış masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücu edilir.

Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 40. maddesine göre sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğu şu şekilde tespit edilir:

  1. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen Sağlık Bakanlığı Meslek Hastalıkları Hastaneleri ya da devlet üniversitesi hastaneleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurumu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Kurulu tarafından meslek hastalığı ve maluliyet oranı (mesleki güç kayıp oranı) tespit edilir.
  2. Sosyal Güvenlik Kurumu gerekli gördüğü durumlarda, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgeleri inceleyerek de SGK Sağlık Kurulu tarafından meslek hastalığı ve maluliyet oranı(mesleki güç kayıp oranı) tespit edebilmektedir.
  • İş Kanununa Göre Ödünç Verilen İşçiler Yönünden

İş Kanununun 7. Maddesi 9.fıkrası f) bendi uyarınca, geçici iş ilişkisi, özel istihdam aracılığı ile kurulmuşsa, geçici işçi çalıştıran işveren, geçici işçinin meslek hastalığını özel istihdam bürosuna derhal, 5510 sayılı yasanın 13 ve 14. Maddelerine göre ilgili mercilere bildirmekle yükümlüdür.

Geçici iş ilişkisi, işverenin bir işçisini holding bünyesi veya aynı şirketler topluluğuna bağlı bir işyerinde iş görme yetimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi suretiyle kurulmuş olması halinde, maddede sorumluluğa ilişkin açık bir düzenleme yoksa da geçici işçi çalıştıran işveren, işçinin meslek hastalığına tutulduğunu işçisini ödünç veren işverene ve ayrıca 5510 sayılı yasanın 14. Maddesine göre ilgili mercilere bildirmekle yükümlüdür.

  • 5510 S.K.’Nun Md. 4/1-B Kapsamında Bulunan Sigortalılar Yönünden

Meslek hastalığının 5510 sayılı yasanın 4. Maddesi 1. Fıkrası b) bendi kapsamında bulunan hizmet sözleşmesine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına çalışan bağımsız sigortalıların kendisi tarafından bu durumun öğrenildiği günden başlayarak üç iş günü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesiyle Kuruma bildirilmesi zorunludur.

Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren 4/1-b kapsamındaki sigortalıya Kurumca bu durum için yapılmış masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücu edilir.

7. Meslek Hastalıklarına İlişkin Uyuşmazlıkların Çözüm Yolu – Meslek Hastalığının Tespiti Davası Açılması

  • Sigortalının Meslek Hastalığına Tutulduğu Kurum Sağlık Kurulunca Saptanır

Sigortalının meslek hastalığı sigorta kolundan yararlanabilmesi için, çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun veya ölümün bu hastalıktan kaynaklandığının ilgili sağlık hizmeti sunucuları( Yön. Md. 5) tarafından, yöntemine uygun şekilde düzenlenen sağlık kurulu raporu ve ekli belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilir. Ayrıca, sigortalı meslek hastalığı sebebiyle ölmüşse, aynı yönteme göre, ölümün meslek hastalığından kaynaklandığı konusunda Kurum Sağlık Kurulunca karar verilir.

  • Hastalık Kuruma Bildirilmeden Tazminat Davası Açılması

SGK tarafından giderilmeyen zararların ödetilmesine ilişkin meslek hastalığına tutulmuş sigortalı veya bu hastalıktan ölen sigortalının hak sahipleri tarafından açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında, öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için meslek hastalığı sigorta kolundan Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir kısmının tazminattan düşülmesi Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bunun için, öncelikle sigortalının meslek hastalığına tutulduğunun veya meslek hastalığı nedeniyle öldüğünün tespiti gerekir.

İşveren veya diğer ilgililerce meslek hastalığı Kurum’a bildirilmeden sigortalı ya da hak sahipleri tarafından tazminat davası açılmış olabilir. Mahkemece Kurum ile yapılan yazışmadan Kurum’un bu hastalıktan bilgisi olmadığı anlaşılıyorsa, davaya bakan mahkemece davacıya meslek hastalığını Kurum’a bildirilmesi için önel verilir ve sonucu bekletici sorun yapılır.

  • Kurum Sağlık Kurulunun Sigortalıdaki Hastalığın Mesleki Olmadığına Karar Vermesi Durumunda Davacının Seçeneği

Kurum Sağlık Kurulunun kararı kesin değildir. Kurul sigortalıdaki hastalığın veya sigortalının ölümüne neden olan hastalığın mesleki olmadığına karar vermişse sigortalı itirazen SS.Yüksek Sağlık Kuruluna başvurabileceği gibi, yetkili iş mahkemesinde Kurum ve işveren aleyhine dava açabilir.

  • Yüksek Sağlık Kuruluna İtirazda Bulunulması

Sigortalı veya hak sahipleri Kurum Sağlık Kurulunun kararına karşı, itirazen SS. Yüksek Sağlık Kuruluna başvurabilirler.

Bunun gibi, meslek hastalıkları listesinde yer almayan bir hastalığın meslek hastalığı olduğunu iddia eden sigortalı veya hak sahiplerinin istemleri Kurumca reddedilmişse, bu konudaki uyuşmazlık itirazen başvurdukları Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.

  • Kurum ve İşveren Aleyhine Doğrudan Tespit Davası Açılması

Kurum Sağlık Kurulu sigortalıdaki hastalığın meslek hastalığı olmadığı veya sigortalı ölümünün meslek hastalığından kaynaklanmadığına karar vermişse, sigortalı veya hak sahipleri, SS Yüksek Sağlık Kurumuna başvurmadan doğrudan doğruya yetkili iş mahkemesinde Kurum ve işveren aleyhine dava açarak sigortalının tutulduğu hastalığın veya ölümüne neden olan hastalığın yönetmeliğe ekli meslek hastalıkları listesinde olan mesleki bir hastalık olduğunun tespitini iddia ve ispat edebilir.

Uyuşmazlığın bu şekilde mahkemeye gelmesi halinde, önce Yüksek Sağlık Kurulunun bu konudaki görüşü alınmalı, bu kurul kararına itiraz edilirse Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alınmalı, Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu raporları arasında – sigortalıdaki hastalığın veya ölümün mesleki olup olmadığı konusunda – çelişki olursa Adli Tıp 2. Üst Kurulundan görüş alınarak dava sonuçlandırılmalıdır. ( 21. HD. 2016/2896 E. , 2017/3223 K. )

  • Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kurulu Tarafından Hastalığın Meslek Hastalığı Olmadığına Karar Verilmesi Durumunda İş Mahkemesinde Tespit Davası Açma Hakkı

Sigortalı veya hak sahiplerinin Kurum Sağlık Kurulunun kararına itirazen başvurdukları SS Yüksek Sağlık Kurulu sigortalıdaki hastalığın veya ölümüne neden olan rahatsızlığın mesleki olmadığına karar vermiş olabilir.

Bu kurulun kararları, Kurumu bağlayıcı ise de, ilgilileri bağlayıcı değildir. Bu nedenle YİBGK’nun 28.6.1976, 6/4 sayılı kararı uyarınca meslek hastalıklarında da göz önünde tutularak, bu kurulun kararlarına karşı, sigortalı ‘’meslek hastalığının tespiti’’, sigortalı ölmüşse hak sahipleri ‘’ölümün meslek hastalığından kaynaklandığının tespiti’’ için iş mahkemesinde dava açabilirler.

Sosyal Sigortalar Kanununun 109. Maddesinde sözü edilen sigortalıların sürekli iş göremezlik, malullük ve erken yaşlanma halleri ile hak sahibi kimselerin malullük durumlarının tespitine ilişkin olarak Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kararlarına karşı ilgililer mahkemeye başvurabilirler. (YİBGK. 28.6.1976, 6/4)

  • Sigortalıdaki Hastalığın Mesleki Olduğuna YSK Tarafından Karar Verilmesi Halinde İşverenin Mahkemeye Başvurma Hakkı

YSK tarafından sigortalıdaki hastalığın mesleki olduğuna karar verilirse, Kurulun bu kararına karşı ilgili olarak işveren de yargı yoluna başvurarak sigortalıdaki hastalığın meslek hastalığı olmadığını tespitini isteyebilir.

Davalı işveren, iş göremezlik oranına bağlı olarak kendisine yükümlülük geleceğinden aleyhine açılan tazminat davasında sürekli iş göremezlik oranına itiraz hakkına sahiptir. ( YİBGK. 28.6.1976, 6/4)

  • Mahkemece Sigortalıdaki Hastalığın Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edilmesi Halinde

Mahkemece sigortalıdaki hastalığın veya ölümüne neden olan rahatsızlığın mesleki olduğuna karar verilirse ve bu karar kesinleşirse; sağ olan sigortalı için iş göremezlik oranının tespit edilmesinin ardından, meslek hastalığı sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için Kurum’a başvurması konusunda davacıya önel verilerek sonucun beklenmesi gerekir.

8. Meslek Hastalığı Durumunda İşçiye Sağlanan Haklar

5510 S.K’nun 16. maddesinde sağlanan bu haklar yalnızca parasal yardımlardır.

  • Sigortalıya, Geçici İş Göremezlik Süresince Günlük Geçici İş Göremezlik Ödeneği Verilmesi;

Meslek hastalığı dolayısıyla işinde geçici bir süre çalışamayacağı hekim raporu ile saptanan sigortalıya, çalışamadığı(istirahatli olduğu) her gün için Kurum tarafından yapılan parasal yardım geçici iş göremezlik ödeneği olarak adlandırılır.

Bu şekilde çalışamadığı için ücret gelirinden yoksun kalan sigortalının, gelir kaybının telafi edilmesi ve kendisine ekonomik güvence sağlaması amaçlanmıştır.Sigortalının sağlık durumuna göre tedavi istirahati devam ettiği sürece –belirli bir süre olmaksızın- ödenecektir. Bu ödemenin yapılması için herhangi bir asgari sigortalılık süresi veya prim ödeme gün sayısı aranmaz.

Sigortalıya verilecek iş göremezlik ödeneği, yatarak tedavilerde sigortalının günlük kazancının yarısı oranında, ayakta tedavilerde üçte ikisi oranındadır. Bir sigortalıda meslek hastalığı, iş kazası, analık ve hastalık hallerinden birkaçı birleşirse bu durumda geçici iş göremezlik ödeneklerinden en yükseği ödenir. Sigortalı bu ödeneği alırken sigortalılık bir nedenle sona ererse dahi istirahat süresince ödenek ödenmeye devam edilir.

  • Sigortalıya Sürekli İş Göremezlik Geliri Bağlanması

Sürekli iş göremezlik, sigortalının iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve engeller nedeniyle, mesleğinde hiç çalışamayacak ölçüde kazanma gücünü tümden yitirmiş olmasını veya mesleğinde çalışmasını sürdürebilmekle birlikte, kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunması durumunu ifade eder.

Burada dikkat edilecek nokta, sigortalının iş kazasına maruz kaldığı veya meslek hastalığına yakalandığı sırada icra etmekte olduğu mesleğindeki kazanma gücünü yitirmesidir. Örneğin, mesleğinde %10’dan az olmayacak derecede kazanma gücünü yitiren bir sigortalı, başka bir meslekte kazanma gücüne sahip olsa bile, yine de iş kazası ve meslek hastalığı sigortası açısından sürekli iş göremezlik durumu söz konusu olacaktır.

Kurum Sağlık Kurulunca, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit işlemleri Yönetmeliğinde belirtilen usul ve esaslara göre çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kaybı tespit edilir. Bu gelirin bağlanması için sigortalının çalıştığı işten ayrılması, işyerinin kapanması ya da devredilmesi şartı aranmaz. Kişi bu geliri alırken, maaşında kesinti olmadan çalışmaya devam edebilir.

Meslekte kazanma gücünü tamamen(%100) yitiren, yani sürekli tam iş göremezlik durumuna düşen sigortalılara bağlanacak sürekli tam iş göremezlik geliri, sigortalının 17. Maddeye göre hesaplanan aylık kazancının %70’i oranında olacaktır. Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir bağlama oranı %100 olarak hesaplanır.

Meslekte kazanma gücünün %10 ile %99,99’unun yitilmesi halinde sürekli kısmi iş göremezlik durumu söz konusu olur. Sürekli kısmi iş göremezlik geliri, sürekli tam iş göremezlik gelirinden hareketle hesaplanır; bunun iş göremezlik derecesi oranındaki miktarı sürekli kısmi iş göremezlik geliridir.

  • Meslek Hastalığı Sonucu Ölen Sigortalının Hak Sahiplerine Ölüm Geliri Bağlanması;

Meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri almaktayken ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm geliri bağlanır. Bu kişiler eş, çocuk ana ve babası olabilir. (SSGSSK md.34)  Ancak sigortalının ölümününmeslek hastalığı sonucu meydana geldiğinin kanıtlanması gerekir. Ölüm tutanakları, otopsi raporu gibi belgeler de ispat aracı olarak kullanılabilir. Hak sahiplerine ölüm geliri bağlanması, ölüm ile hastalığın başlaması arasında zaman farkı olsa dahi söz konusu olacaktır.

  • Gelir Bağlanmış Olan Kız Çocuklarına Evlenme Ödeneği Verilmesi;

Sigortalının ölümü sonucunda ölüm aylığı bağlanan kız çocuklarının evlenmesi sonucu aylıkları kesilirse, talepte bulunmaları halinde, aldıkları aylık veya gelirlerinin iki yıllık tutarı bir defaya mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir.

Başvuru SGK ya dilekçeyle yapılacaktır. Evlenme tarihi nüfusa işlenmemişse dilekçeyle birlikte evlilik cüzdanı örneği de Kuruma verilecektir.

  • İş Kazası Ve Meslek Hastalığı Sonucu Ölen Sigortalı İçin Cenaze Ödeneği Verilmesi

Meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri, malullük, vazife malullüğü veya yaşlılık aylığı almaktayken veya kendisi için en az 360 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen sigortalının hak sahiplerine Kurumca belirlenip Bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden cenaze ödeneği ödenir. Bu ödenek sırasıyla sigortalının eşine, yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına o da yoksa kardeşlerine verilir. Cenaze ödeneği için hak sahiplerinin SGK’ ya bir dilekçe ile başvurması yeterli olacaktır.

  • Sigortalının Ana ve Babasına Gelir(Ölüm Geliri) Bağlanması

Ana ve babanın gelire hak kazanabilmesinin öncelikli koşulu, sigortalının ölümü tarihinde, eş ve çocuklarına bağlanması gereken gelirden artan bir pay bulunmasıdır. Örneğin, sigortalının ölüm tarihinde dul eşi ve iki çocuğu varsa, sigortalının ana ve babasına gelir bağlanamayacaktır.

Ana ve babanın gelirden yararlanabilmelerinin ikinci koşulu, her türlü kazanç ve irattan elde etmiş oldukları gelirin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir veya aylık bağlanmamış olmasıdır.

9. Meslek Hastalığı Maddi Tazminat Davası

İş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan maddi zararın giderimi, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcuna aykırı davranarak sigortalısının(işçisinin) iş kazasına uğramasına ya da meslek hastalığına tutulmasına neden olan işverenden maddi tazminat adı altında bir miktar paranın alınarak, bedensel zarara uğrayan sigortalıya(işçiye) veya yaşamını yitiren işçinin desteğinden yoksun kalan yakınlarına ödenmesi amacını taşır.

Tazminatın zararı gidermek dışında, zararı önleyici ve caydırıcı işlevi de bulunmaktadır.

Meslek Hastalığı Maddi Tazminat

Maddi zarar, bir kişinin mal varlığında isteği dışında meydana gelen eksilmedir. Bir zararın oluşması, ona neden olan kişinin tazmin borcunu doğurur. Maddi tazminat, maddi zararın giderilmesi amacıyla sorumlusu tarafından yerine getirilmesi gereken ve parasal değeri olan bir edimdir.

İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi tazminatın giderimi, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcuna aykırı davranarak sigortalısının iş kazasına uğramasına veya meslek hastalığına tutulmasına neden olan işverenden maddi tazminat adı altında bir miktar paranın alınarak, bedensel zarara uğrayan sigortalıya veya yaşamını yitiren işçinin desteğinden yoksun kalan yakınlarına ödenmesi amacını taşır. Özetle tazminatın amacı, sigortalı meslek hastalığı olmasaydı hangi maddi durumda olacak idiyse o duruma geri dönmesini sağlamaktır.

Sigortalının meslek hastalığına tutulmasından kaynaklanan tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün sarsılmasından doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar talep edilebilir. Bu kapsamda meslek hastalığına tutulan sigortalı çalışamamasından kaynaklanan ücret kayıplarıyla birlikte iş gücü kaybı nedeniyle ileride sağlayacağı ücretleri, tedavi masrafları ve bunlar için yapılan ek masrafları da işverenden isteyebilir.

Tazminat miktarı Sosyal Güvenli Kurumu tarafından karşılanmayan zararla sınırlıdır, ek zararlar giderilir. Aksi halde mükerrer bir ödemenin yapılması söz konusu değildir. Sigortalının tazminat alacağının Kurum tarafından tamamen karşılandığı tespit edilirse dava reddedilecektir. Sigortalının, meslek hastalığına tutulmasında kusuru tazminatta indirim nedenidir. Zararın belirlenmesinde sigortalının iş görebilme çağı ve muhtemel yaşam süresi en önemli unsurlardır.

İşveren tarafından iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin gereği gibi alınmaması nedeniyle meydana gelen meslek hastalığı sonucu sigortalının ölmesi durumunda, geçimleri düzenli olarak sigortalı tarafından sağlanan destekten yoksun kalanlar, destek ölmeseydi gelecekte sağlayabileceği varsayılan düzeyde para işverenden destekten yoksun kalma tazminatı olarak talep edebilir.

Destekten yoksun kalma tazminatı, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen işçinin olası yaşam süresi içinde çalışarak sağlayabileceği kazancından ya da desteğinden yoksun kalanlara yapabileceği yardım tutarının peşin olarak toptan ödenmesidir.

TBK’nun 417. Maddesinin 2.fıkrası ve 6331 sayılı yasanın 4, 5. ve 10. Maddelerinde öngörülen sigortalının iş sağlığını ve güvenliğini koruma ve gözetme borcuna aykırı davranan ve bu sebeple çalıştırdığı işçinin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümüne neden olan işveren, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları zararlarını gidermekle yükümlüdür. ( TBK. Md. 53/3)

Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır.

Bu tazminatın amacı, ölüm olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kişilere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayı sonucu destekten yararlanan kişilerin uğradıkları zararın peşin veya toptan giderilmesi, bu kişilerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulması, eş anlatımla destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. ( HGK. 27.3.2013, 2012/21-1047)

Destekten yoksun kalma tazminatı, hukuki nitelikçe; üçüncü kişilere desteğin gelir ve yardımından yoksun kalmaları nedeniyle tanınmış bağımsız bir haktır. Mirasçılık sıfatı ve miras hukuku ile bir ilgisi yoktur. Çünkü bu hak, mirasçılık sıfatından değil, eylemli olarak destek olanın ölümü nedeniyle onun yardımından yoksun kalma olgusundan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla ölen kişin çocukları, eşi, baktığı kişiler, nişanlısı, evlilik dışı birlikte yaşadığı kişi, dini nikahlı eşi gibi kişiler bu tazminata hak kazanabilir. Ölen ile destekten yoksun kalan arasındaki ilişkinin, düzenli ve devamlı olarak ortak bir yaşam sürdürme ve destek olma kararlığının söz konusu olması gerekir.

Mirasın reddedilmesi, destekten yoksun kalma tazminatı istenmesine engel değildir.

Destekten yoksun kalma tazminatının, destekten yoksun kalanlar yönünden bağımsız bir hak oluşunun diğer bir sonucu, desteğin bu tazminat istemi üzerinde ölmeden önce, iradesi ile tasarrufta bulunma yetkisinin bulunmamasıdır.

Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, iş görebilirlik çağı, karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı, SGK tarafından hak sahibine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır.

Öte yandan tazminat miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Yani, işçinin günlük net geliri tespit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak indirim ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 indirime tabi tutulacağı, 60 yaşına kadarki aktif dönemde, 60 yaşından sonra da bakiye ömrüne kadar(pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacaktır.

Kuşkusuz, açıklanan zarar ve tazminatın hesaplanması yönteminde, hak sahibi eşin destek süresinin işçinin bakiye ömrü ile sınırlı olacağı, kız çocukları yönünden köyde oturmaları halinde 18 yaşında, kentte oturmaları halinde 22 yaşına kadar destek görecekleri, kaçınılmazlık, kusursuzluk veya kusurun ağırlığı gibi nedenlerden ötürü TBK’nun 51-52. Maddeleri gereğince zarardan indirim yapılacağı ve en son olarak da, aktif ve pasif dönemde, elde edilen kazançlar toplamından, SGK tarafından bildirilen ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir bölümünün indirileceği, böylece belirlenen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütüleceği gibi, hususların göz önünde tutulacağı hukuksal gerçeği ile ortadadır. ( 21. HD. 01.04.2015, 2014/17762-6895)

10. Meslek Hastalığı Manevi Tazminat Davası

Meslek Hastalığı Manevi Tazminat

Manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde iradesi dışında meydana gelen manevi zararın giderilmesidir.

Bu giderim, zarar verenden bir miktar paranın alınarak zarar görene ödenmesi ile sağlanır. Meslek hastalığı veya iş kazasından kaynaklanan manevi zarar giderimi, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcuna aykırı davranarak meslek hastalığı veya iş kazasına neden olan işverenden manevi tazminat adı altında bir miktar paranın alınarak meslek hastalığı ya da iş kazasına uğrayan sigortalıya veya yakınlarına veya bu nedenle yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine ödenmesi şeklinde gerçekleşir. Böylece, zarar görenin kişilik değerlerine yapılan saldırı sonucu uğradığı manevi zarar, duyulan acı ve üzüntüler dindirilmiş veya hafifletilmiş, rahatlama duygusu verilerek ruhsal denge sağlanmış olur.

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi meslek hastalığı ya da iş kazası sonucu iş göremezliğe uğrayan sigortalılar veya yakınları ya da ölüm halinde hak sahipleri tarafından açılan maddi ve manevi tazminat davaları sonucu önüne gelen uyuşmazlıklar nedeniyle verdiği kararlarda ‘’ .. Hükmedilen manevi tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.. bunun yanında olayın işverenin iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranlarda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği..’’ görüşünü benimsemiştir.

İş kazasına ya da meslek hastalığına uğrayan veya meslek hastalığına tutulan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, 5510 sayılı yasaya göre sosyal sigorta yardımları yapılmakta ise de, bu yardım ve ödemeler çoğu kez bu kişilerin gerçek zararını karşılamadığı gibi, kendilerine manevi zararlarını karşılayacak bir ödeme de yapılmamaktadır.

İşverenin Meslek Hastalığından Kaynaklanan Tazminat Sorumluluğu Koşulları Nelerdir?

TBK’nun 54. Maddesi uyarınca, meslek hastalığı sonucu maddi bir zarara uğrayan işçi tarafından açılan tazminat davasında işverenin tazminatla sorumlu tutulabilmesi için, sorumluluğa ilişkin sorumluluk hukukunun genel koşullarının oluşması gerektiği tartışmasızdır. Bunlar; eylem, zarar, uygun illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. ( TBK. Md. 49 vd. , 114, 116, 417)

Bu koşullar kısaca şöyledir:

  1. Sigortalı, 5510 Sayılı Yasanın 14. Maddesi 1. Fıkrasında yazılı şekilde yükümlülük süresi içinde meslek hastalığına tutulmuş olmalıdır. Ancak, yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, hastalık YSK tarafından meslek hastalığı olarak kabul edilebilir.
  2. Sigortalı bu hastalık nedeniyle maddi bir zarara uğramalıdır. Bu zarar çoğu kez işçinin hastalık sonucu işgöremezliğe uğraması nedeniyle, kazanç kaybından kaynaklanan zararıdır. Bu nedenle sigortalının iş göremezlik oranının saptanması gerekir.
  3. Meslek hastalığı ile oluşan zarar ve ayrıca hastalık ile işçinin gördüğü iş veya işyeri koşulları arasında uygun bir illiyet bağı bulunmalıdır. Eş anlatımla, meslek hatalığı, yürütülen iş veya işyeri koşulları sonucu ortaya çıkmalı, oluşan zarar hastalığın uygun bir sonucu olmalıdır.

Uygun bir illiyet bağı bulunmadıkça, işverenin sorumluluğu söz konusu olmaz. Bu nedenle, sorumluluk için illiyet bağı bulunmalı, bu bağ mücbir neden veya işçinin ya da 3. Kişinin ağır kusurlarıyla kesilmemiş olmalıdır.

  1. Meslek hastalığının meydana gelmesinde işverenin kusuru bulunmalıdır. Bunun için bilirkişi incelemesi yapılmalıdır.
  2. İşçinin hastalık nedeniyle zarara uğraması hukuka aykırı olmalıdır. İşverenin, işçinin iş sağlığı ve güvenliği haklarını düzenleyen hukuk normlarına aykırı davranışı hukuka aykırılığı oluşturur. ( TBK. Md. 417/2)

 

11. Meslek Hastalığı Tazminat Davasında Zamanaşımı

Meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davasında zamanaşımı süresi 10 yıldır (6098 sayılı Borçlar Kanunu m.146).

Tam alacak davası şeklinde açılan iş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davası açıldığı anda, TBK’nun 146. Maddesinde öngörülen zamanaşımı süresi kesilir.( TBK. Md. 154/2) Ve yeniden işlemeye başlar. Davanın açılmasıyla kesilen zamanaşımı, yargılama sırasında iki tarafın yargılamayla ilgili her işleminden ve hâkimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlar.(TBK. Md. 157)

Maddi tazminat davası kısmi dava olarak açılırsa, zamanaşımı davanın açıldığı anda, hakkın dava konusu yapılan kısmı için kesilir. Zamanaşımı saklı tutulan kısım yönünden işlemeye devam eder. Dava değerinin ıslah yoluyla arttırılması durumunda, arttırılan miktar yönünden zamanaşımı kesilmesi ıslah yapıldığı anda gerçekleşir.

Tazminat davası, belirsiz alacak davası olarak açılırsa(HMK. Md. 107/1-2) –kısmi alacak davasından farklı olarak – dava açıldığı anda ileride belirlenecek alacağın tamamı için zamanaşımı kesilir. Yargılama aşamasında hesap bilirkişi raporu ile alacak miktarı belirlendiğinde, davacı davanın genişletilmesi yasağından etkilenmeden dava açarken belirttiği dava değerini arttırabilir.*

Yargıtay uygulamasına göre manevi tazminat davası tam alacak davası olarak açılabilir. Manevi tazminat davası tazminatın bölünmezliği ilkesi uyarınca kısmi veya belirsiz alacak davası şeklinde açılamaz.

Taraflar, görevsizlik veya yetkisizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde, görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemeye başvurmazsa, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinden zamanaşımı süresinin kesilmesi sonucu ortadan kalkar. Çünkü davanın açılmamış sayılması kararı ile davanın açılmasıyla meydana gelecek sonuçlar ortadan kalkacaktır. Yeni açılan ikinci tazminat davası, önceki davanın devamı sayılmaz. Bu durumda zamanaşımı süresi, yeni açılan ikinci davanın açıldığı tarihe göre hesap edilir.

İlk davanın müracaata bırakılması sonucu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, açılmamış sayılan birinci dava hiç açılmamış sayılacağından ikinci dava önceki davanın devamı sayılamaz. ( 8. HD. 1467-1678, 28.2.2000)

 

12. Meslek Hastalığı Davası Masrafları Ne Kadardır?

İstisnalar haricinde Türk Mahkemelerinde açılacak her dava için Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi hükümlerine göre belirlenecek oranda Gider Avansı ve Harçlar Kanununa göre belirlenecek oranda HARÇ’ın yatırılması halinde dava açılabilir. Harç Yatırılmadığı takdirde dava açılmış sayılmaz.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326/1. Maddesinde yazılı olan “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” Hükmü gereğince davanın sonunda işçi aştığı davayı kazanmış ise işverenden alınır.

Meslek hastalığı geçirmiş olan birinin ödeyeceği yargılama masrafı uğramış oldukları zararın büyüklüğüne bağlı olarak artmaktadır.

13. Meslek Hastalığı Davası Avukat Masrafları Ne Kadardır?

Avukatlık Ücreti, 1136 Sayılı Avukatlık Kanununun 164/2. Maddesine ve asgari ücret tarifesine göre  dava değerinin %15 ile %25 arasında olmak üzere serbestçe takdir edilebilir.

Taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunması halinde bu ücret sözleşmesinde kararlaştırılan ücret vekâlet ücreti olarak belirlenir. Buna karşılık yazılı bir vekâlet sözleşmesinin olmaması halinde avukatın emeğine göre dava değerinin %15’u ile %20’si arasında bir vekâlet ücreti belirlenir.

Buraya kadar anlatılanlar akdi, yani sözleşme vekâlet ücretleri için olup, yasanın 164/son fıkrasında yazılı olan “Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. ” hükmü gereğince karşı yan/kanuni vekâlet ücretleri ayrıca avukata ait bulunmaktadır.