İCRA MEMURUNUN İŞLEMLERİNİ ŞİKAYET YOLU (İİK 16)

İcra İşlemini Şikayet Yolunun Amacı Nedir?

İcra hukuku, icrai işlemlerin yürütülmesi ve sürecin yönetilmesi işini icra dairelerinin tekeline bırakmıştır. İcra memurları, icra sürecinin yönetilmesinde son derece geniş yetkilere sahip olmakla birlikte, işbu yetkilerini genellikle “takdiren ve teşdiden” kullanmaktadırlar. Eş söyleyişle, icra memurlarının yetkilerini genellikle yasal bir gerekçeye dayandırmaları aranmamakta, genel bir hukuka uygunluk aranmaktadır. Bu durum, her anlamda “hız” ve “pratiklik” gerektiren icra hukukunun uygulama alanı bulabilmesi için bir gereklilik sayılabilir. Zira, alacaklı, alacağının en kısa sürede tahsil edilmesini isterken, borçlu ise birçok defasında “borçlu olmadığının en hızlı şekilde tespit edilmesini” istemektedir. Bu durum, hayatın olağan akışından ileri gelen bir durum olup, tüm bu işlemlerin mümkün olduğunca seri olarak tamamlanması gerekmektedir.

İcra İşlemini Şikayet Nereye Yapılır?

Ancak bahse konu hız, bazı durumlarda hukuka aykırı iş ve işlemleri de beraberinde getirebilmektedir. Öyle ki, icra memurları geniş takdir yetkilerini kullanırken bazı durumlarda hukuku çiğneyip tarafların mağduriyetlerine yol açabilmektedir. Bu sebeple 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, icra memurlarının iş ve işlemlerini İCRA HUKUK MAHKEMESİNE şikayet yolunu caiz kılmıştır.

İcra İşlemini Şikayetin Hukuki Niteliği : “Dava” Değil, “Yargı İşi”

Taraflar, hukuka aykırı olduğunu düşündükleri icra işlemlerini icra hukuk mahkemesine şikayet ederek işlemin iptalini isteyebileceklerdir. Fakat, bahse konu şikayetin bir “dava” olmadığının önemle altının çizilmesi gerekir. Uygulama yaşantısında şikayet yoluna hatalı olarak bir “davaymışçasına” muamele edilmekte ise de; şikayet ne bir davadır, ne de bir kanun yoludur. Şikayet, kendine özgü bir yasal başvurudan ibarettir. Prof. Dr. Baki KURU’nun tabiriyle, bir yargı işidir.  Bu nedenle, “davacı” ve “davalı” kavramları kullanılmaz, yerine “şikayet eden” ve “şikayet edilen” tabirleri tercih edilir.

İcra İşlemini Şikayet Yoluna Başvuru İçin Süreler

Bu noktada altı çizilmesi gereken bir diğer husus, şikayetin hak düşürücü süreye tabi kılınmasıdır. Hak düşürücü süre, yasada belirlenen süre içerisinde ilgili hak ileri sürülmezse hakkın artık kullanılmamasını ifade eder. Yani, taraflardan biri şikayet edeceği icra işlemini öğrendiği tarihten itibaren başlayarak yasada aranan şikayet süresine uygun hareket etmez ve süreyi kaçırırsa, bir daha şikayet yoluna başvurması mümkün olmayacaktır. Bu sebeple, şikayete ilişkin sürelerin dikkatle takip edilmesi, hatta mümkünse bir icra hukukunda uzman bir avukat aracılığıyla takip edilmesi gerekmektedir.

İcra İşlemini Şikayetin Yasal Dayanağı

2004 s. İcra ve İflas Kanunu’nun 16’ncı maddesi, şikayet sebeplerini sınırlı olarak belirtmiş ve bunları belirli bir süre ile bağlamıştır. Hüküm metni şu şekildedir:

“Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.”

Yasada Düzenlenen İcra İşlemini Şikayet Sebepleri Nelerdir? Hangi Hallerde Şikayet  Mümkündür?

Görüldüğü üzere, icra memurunun işlemlerinin (muamele) ancak şu sebeplerle şikayet yoluna taşınması mümkündür:

  1. İcra memurunun kanuna ya da diğer hukuksal normlara aykırı iş ve işlemleri
  2. İcra memurunun takdirine bırakılmış hususlarda takdir yetkisinin hadiseye uygun olarak kullanılmamış olması, takdir yetkisi kullanımının taraflardan birinin ya da her ikisinin mağduriyetine yol açması (Buna örnek olarak, genellikle haczedilmezlik şikayeti gösterilmektedir. Şöyle ki, icra memuru borçlunun hangi malvarlığı değerlerinin haczedileceği konusunda takdir yetkisine sahiptir. İcra memuru, hukukun genel ilkeleri ve İcra İflas Kanunu doğrultusunda haczedilmesi hukuka aykırı olacak bir malvarlığı değerini takdir yetkisine dayanarak haczederse, işbu yetkinin kullanımına bu maddede yazılı sebeple şikayet yoluna başvurulabilir.)
  3. İcra memurunun taraflardan birinin hakkını, usulüne uygun olarak talep edilmesine rağmen yerine getirmemekte ısrar etmesi
  4. İcra memurunun taraflardan birinin ya da her ikisinin hakkını sebepsiz yere sürüncemede bırakması
  5. İcra memurunun kamu hukukundan doğan gereklere aykırı iş ve işlemleri. Örneğin Yargıtay, vermiş olduğu bir kararında şu halin “süresiz” şikayete tabi olacağı ve şikayet ile takibin talikine karar verilmesi gerekeceğine hükmetmiştir: “Öte yandan, İİK.nun 53.maddesine göre; borçlunun ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse mirası ret süresince mirasçılar hakkında takip yapılamaz. Bu maddenin uygulanabilmesi için icra takibinin mirasın reddi süresinde yapılması ya da murisin takibe başlandıktan sonra ölmüş olması gerekir. İİK.nun 53.maddesine aykırı olarak takip yapılması ya da takip işlemlerine devam edilmesi nedenlerine dayalı olarak ilgililer İİK.nun 16.maddesi uyarınca icra mahkemesine şikayette bulunabilirler. İİK.nun 53.maddesine aykırılık iddiası ise kamu düzeni ile ilgili olduğundan İİK. nun 16/2.maddesi uyarınca şikayet süresiz olacaktır. Somut olayda murisin takipten önce 03.07.2013 tarihinde öldüğü ve mirası ret süresi geçtikten sonra 06.01.2014 tarihinde mirasçılar hakkında takip başlatıldığı görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK.nun 53.maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanunun 16.maddesinin uygulama yeri yoktur.” (12. HD. 2016/8991 E. 2016/12835 K.)

Bu hallerden birinin varlığı halinde, ilgili icra işleminin icra hukuk mahkemesine şikayet yolu ile iptal edilmesi ya da düzeltilerek devamının sağlanması mümkündür.

“Şikayet Eden” ve “Şikayet Edilen” Kimdir?

Şikayet eden, mutlaka icra takibinin taraflarından biri olmak zorunda değildir. İcra memurunun işleminden olumuz etkilenen herhangi bir İLGİLİ de şikayet yoluna başvurabilir. Örneğin, yanlış eve hacze gelinmesi ve borçluya ait olmayan bir malvarlığı değeri haczedilecekken bir başkasına ait malın haczine karar verilmesi halinde, icra takibinin tarafı olmayan bahse konu üçüncü kişi dahi şikayet yoluna başvurabilir.

Şikayet olunan ise, aslında İCRA DAİRESİDİR. Fakat uygulamada, şikayet dilekçelerinde “şikayet olunan” tarafın icra takibinin karşı tarafı olarak gösterildiği görülmektedir. Bunun sebebi, şikayet yargılaması sonunda yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafça ödenmesinin sağlanmak istenmesidir.

Kamu yararının söz konusu olduğu şikayet hallerinde, “hukuki yarar” koşulu aranmaksızın işlemin iptaline ya da talikine, yahut da düzeltilerek devamının sağlanmasına karar verilebilir. Bu anlamda, genel usul hukuku kurallarının kamu yararı söz konusu olduğunda askıya alındığı söylenebilir.

Olağan İcra İşlemini Şikayet Süresi : 7 GÜN

2004 s. İcra ve İflas Kanunu’nda şikayet süresi, işlemin öğrenildiği tarihten başlayarak YEDİ GÜN olarak hükme bağlanmıştır. Ancak bu süre, bazı hallerde ortadan kalkabilmektedir. Şöyle ki;

  • Şikayete konu icra işleminin kamu yararına aykırı olduğu hallerde,
  • İcra memurunun sürüncemede bıraktığı bir hakkın şikayete konu olduğu hallerde,
  • Ya da, bir hakkın yerine getirilmediği hallerin şikayete konu olması durumunda

Bahse konu 7 günlük süre uygulanmaz; şikayet hakkının SÜRESİZ olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bunlar dışındaki şikayet sebeplerinde 7 günlük hak düşürücü süre uygulanır. Bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir, mutlaka bir avukat ile işbirliği içerisinde hareket edilmesi önerilir.

İcra İşlemini Şikayetin Süresiz Olduğu Haller : Kamu Düzenine Aykırı Durumlar

Burada sorulması gereken kritik soru şudur: Hangi icra işlemleri “kamu yararına aykırı” sayılır? Bunun net bir cevabı yoktur. Ancak Yargıtay ve yerel mahkemeler, hangi aykırılıkların kamu yararına aykırılık teşkil edeceği ve süresiz şikayete tabi olacağı konusunda istikrarlı bir içtihat geliştirmektedir. Örneğin, ödeme emrinin tebliğ edilmeden takibin devamına karar verilerek haciz işlemi uygulanması; birinci haciz ihbarnamesine itiraz edilmeden ikinci haciz ihbarnamesinin gönderilmesi; takip ehliyetine sahip olmayan kişi aleyhine takip başlatılmış olması gibi durumlar, kamu yararına aykırılık teşkil eden icra işlemleri olup, bunlar aleyhine yapılacak şikayetin SÜRESİZ olduğu kabul edilmektedir.

Örneğin Yargıtay, şu kararında şikayetin süresiz olmadığını ve 7 günlük sürenin uygulama alanı bulacağını kararlaştırmıştır:

 

“…Borçlunun, geçimini çiftçilik ve hayvancılıkla sağladığını ileri sürerek traktörü üzerine konulan haczin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece şikayetin esastan incelenerek reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

 

Başvuru bu hali ile, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 4. bendine dayalı haczedilmezlik şikayetidir.

 

İİK’nun 82/1- 4. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK’nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu traktör üzerine 02/07/2015 tarihinde sistem üzerinden haciz şerhi işlendiği, bu hacze ilişkin 103 davetiyesinin borçluya 04/08/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun şikayet dilekçesinde bu tebliğ işlemine yönelik bir tebligat usulsüzlüğü iddiasında bulunmadığı ve yasal yedi günlük süreden sonra 04/09/2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmüş olup şikayetin süresinde olmadığı anlaşılmıştır.

 

Öte yandan kabule göre de; mahkemece, şikayetçi borçlunun çiftçi olup olmadığı araştırılmadığı gibi, şikayetçinin çiftçilik mesleğini devam ettirebilmesi için, bu mesleği icra ettiği arazinin miktar ve vasfı da dikkate alınarak traktöre ihtiyacı olup olmadığı, ihtiyacı varsa şikayete konu traktörün kıymeti ile borçlunun haline münasip traktörü temin etmesi için gerekli bedelin de bilirkişi marifetiyle tespit ettirilmemesi de doğru değildir.

 

O halde mahkemece, şikâyetin süresinde olmadığından reddi gerekirken eksik araştırma ve yazılı gerekçe ile esastan reddi isabetsiz ise de sonuçta istem reddedildiğinden sonucu itibariyle doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.” (Yargıtay 12. HD. 2018/5509 E. 2019/1820 K.)

İcra İşlemini Şikayet Yoluna Başvurmanın Etkisi ve Sonucu Nedir?

Şikayet, icra mahkemesi tarafından haklı görülürse şikayete konu işlemin iptaline ya da talikine, yahut da talebe rağmen yerine getirilmeyen işlemin mahkeme kararıyla yapılmasına karar verilebilir. Şikayet, icra takibinin iptalini, ertelenmesini (talikini ya da geri bırakılmasını), şeklinin değiştirilmesini ya da durdurulmasını da sağlayabilir.

Ancak şikayet icra mahkemesine yapılır; genel mahkemelere başvurulamaz. Bu sebeple, icra mahkemesinin kararları kesin hüküm teşkil etmediğinden, icra mahkemesinin şikayet başvurusun ilişkin olumlu ya da olumsuz kararının akabinde  farklı bir sebeple eda/inşai/tespit davası açmak suretiyle genel mahkemelere başvuru yolu da caizdir.

İcra İşlemini Şikayet Yolunda Yetkili ve Görevli Mahkeme

Şikayet, yukarıda da belirttiğimiz gibi İCRA HUKUK MAHKEMELERİNE yapılır. Genel mahkemelere (asliye hukuk ve ticaret mahkemeleri) yapılan şikayetler, mahkemenin görevsizlik kararı vermesi sonucu usulden reddedilir.

Yetkili mahkeme ise, şikayete konu icra işlemini yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir.

İcra İşlemini Şikayet Yolunda Avukatın Önemi

Önemle belirtelim ki, icra hukuku son derece komplike bir hukuk dalı olup, bu hususta mutlaka bir avukat eşliğinde hareket edilmesi gerekmektedir. Zira, yargılamanın nasıl ve ne şekilde gerçekleştirileceği, hangi zarar kalemlerinin tazmin edilmesi gerektiği ve ispat hukukuna ilişkin sorunlar, ancak alanında uzman bir hukukçunun yardımıyla aşılabilecek türdendir.

İcra çok kapsamlı bir alandır. İcra ve İflas Hukuku davalarının yürütülmesi için bu alanda Anadolu Hukuk Bürosu ‘nun bu konuda uzman icra avukatlarıyla görüşmeniz sağlanacaktır. Bu süreç doğrultusunda, mahkemenin takibi, davanın sürdürülmesi ve aynı zamanda cayma işlemlerinin uygulanması için kanunlar nezdinde Anadolu Hukuk Bürosu tarafından danışmanlık hizmeti verilerek, olumlu sonuç alınması sağlanacaktır.

Özetle icra davaları, borç davaları ve vergi üzerine sürdürülmekte olan bütün hukuki sürecin profesyonel bir şekilde yürütülmesi için Anadolu Hukuk Bürosu uzman avukatlarıyla birlikte bu süreçte yanınızda olacaktır.