Boşanma Davası

1. Çekişmeli Boşanma Davaları Nasıl Açılır?

Çekişmeli boşanma davası, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre anlaşmalı olarak boşanma ihtimaline yaklaşmadığı olasılıkta düşünülmesi gereken dava türü olup, anlaşmalı olarak boşanılmasına göre daha uzun süren bir yoldur.

Çekişmeli boşanma davasında taraflardan biri boşanmayı isterken, diğer taraf buna karşı çıkmaktadır. Bu sebeple taraflar, öncelikle çekişmeyi gidertmek ve boşanılıp boşanılmayacağına ilişkin bir mahkeme kararı almak durumunda kalırlar. Dava, her şekilde AİLE MAHKEMESİNE, boşanma istemli bir dava dilekçesi verilmesi suretiyle açılır. Diğer eş, boşanma davasına karşılık olarak KARŞI DAVA açabilir.

Çekişmeli boşanma davaları, mal paylaşımı davası ile birlikte açılırsa, hakim hem boşanmaya dair karar verir, hem de boşanma hükmüyle birlikte mal paylaşımına ilişkin kararını verir.

2. Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma, eşlerin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166’ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, boşanmanın koşullarında ve keza boşanmanın hukuki ve mali sonuçlarında anlaştıklarını bildiren sözleşme metninin mahkemeye sunulmasıyla birlikte açılır.

Eşler, anlaşmalı boşanmada “anlaştıklarını” ifade ettiklerinden, boşanmaya ilişkin dava dilekçelerini birlikte vermelidir. Bunun yanı sıra, dilekçenin aile mahkemesine birlikte verilebileceği gibi, eşlerden birinin açtığı boşanma davasının diğer eş tarafından kabul edilmesi durumunda da anlaşmalı boşanılmış olur.

Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi, eşlerin en az bir yıl boyunca evlilik birliklerini sürdürmüş olmaları koşuluna bağlıdır.Hakimin, her iki tarafı da duruşmada dinlemesi ve vicdani kanaatine göre hüküm vermesi gerekir. Boşanma davası kamu düzenine ilişkin olduğundan, tarafların ikrarları ve oluşa ilişkin kabulleri hakimi bağlamaz. Hakim, işin gerçeğini re’sen araştırır.

Anlaşmalı boşanmada tarafların, ortak çocuğun velayetine ve malvarlığının bölüşümüne ilişkin hususlarda anlaşmış olmaları ve anlaştıklarına ilişkin bir anlaşma tutanağını ya da sözleşmeyi mahkemeye sunmaları gerekmektedir. Yargıç, tarafların lehine olacağını düşündüğü hususlarda re’sen değişiklik yaparak boşanmaya karar verebilir.

Bu halde boşanmaya ilişkin talepler, tarafların yerleşim yerlerinde bulunan aile mahkemesine yapılabileceği gibi, herhangi bir adliyede bulunan aile mahkemesine de anlaşmalı boşanma talebinin yapılması mümkündür.

3. Tarafların Boşanma Davasına İlişkin Dilekçede Gerekçe Göstermesi Gerekir Mi?

Bu sorunun yanıtı, boşanmak isteyen tarafın hangi sebebe dayanarak boşanma talep ettiğine göre değişebilmektedir.

Boşanmak isteyen taraf, kanunda düzenlenmiş özel boşanma sebeplerine dayanarak boşanmayı talep ediyorsa, dayandığı sebebin vuku bulduğunu ispat etmekle yükümlüdür. Örneğin, zina sebebine dayanarak boşanmak isteyen tarafın, zinanın gerçekleştiğini ispat etmesi gerekmektedir.

Boşanma davası, boşanmak isteyen tarafça açılmakla birlikte, bu tarafın mutlaka yasada yazılı boşanma sebeplerinden birine dayanarak davasını gerekçelendirmesi gerekmektedir. Gerekçesini ispat etmesi halinde boşanmaya karar verilir.

4. Boşanma Davasının Süresi

Boşanma davasının ne kadar süreceğine ilişkin net bir tespitte bulunmak zordur. Adliyenin yoğunluğuna, mahkemenin bakmakla yükümlü olduğu dosya sayısına göre değişiklik göstermektedir. Ancak, Türk yargı sisteminin genel olarak “hantal” ve “yavaş” olduğu göz önüne alınacak olursa, dosyaların hızlı şekilde kapatılmalarını beklememek gerekir.

Ancak, peşinen belirtelim ki, anlaşmalı olarak açılan boşanma davaları çekişmeli boşanma davalarından çok daha kısa sürmektedir. Anlaşmalı boşanma davaları genellikle 2-3 celse içerisinde sona ermektedir. Bu da, adliyenin ve mahkemenin yoğunluğuna göre değişebilmekle birlikte, yaklaşık olarak 1-5 ay gibi bir süreci ifade etmektedir. Çekişmeli boşanma davalarına ilişkin bir tahminde bulunmak ise daha zordur. 6-7 oturumda sona eren boşanma davaları olduğu gibi, 10-11 oturumda sona eren boşanma davaları da bulunmaktadır. Fakat, adliyelerin ve mahkemelerin yoğunluğuna göre değişebilmekle birlikte, çekişmeli bir boşanma davasının 2-4 yıl içerisinde sonuçlanabileceğini söylemek mümkün sayılabilir.

5. Tarafların Duruşmaya Katılması Gerekir Mi? Duruşmaya Katılmamanın Sonuçları Nelerdir?

Tarafların duruşmaya katılması bir zorunluluk değildir. Fakat, bunun belirli sonuçları olacaktır. Şu kadar ki;  6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150’nci maddesi uyarınca, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir.

Bir avukata vekalet vermiş olup da duruşmaya vekili (avukatı) aracılığıyla katılan taraf, DURUŞMAYA KATILMIŞ SAYILIR. Bu sebeple, yukarıdaki paragrafta izah olunan sonuçlar doğmaz.

Anlaşmalı boşanma davalarında, hakimin tarafları bizzat dinlemesi şarttır. Bu sebeple, herhangi bir duruşmada tarafların her ikisinin de duruşmaya gelip hakimin sorularına cevap vermesi zorunludur. Hakim, dinlemenin SEGBİS kanalıyla elektronik olarak yapılmasına karar verebilir. Tarafların rızası olmak kaydıyla; tanığın, bilirkişinin, uzmanın veya bir tarafın dinlenilmesi esnasında başka bir yerde bulunmalarına izin verebilir. Dinleme, ses ve görüntü olarak aynı anda duruşma salonuna nakledilir.(SEGBİS sistemi)

6. Duruşmaya Katılmamanın Sonuçları

Kural olarak, avukatı aracılığıyla duruşmaya katılan taraf, duruşmaya katılmış sayılacağından, duruşmaya katılmamanın doğurduğu sonuçlar bu kişiler bakımından gündeme gelmez.

Ancak, duruşmaya avukatı aracılığıyla da katılmamış kimseler hakkında, diğer tarafın duruşmaya katılması durumunda, talep halinde DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASINA karar verilebilir. Duruşmaya gelen taraf, gelmeyen tarafın yokluğunda dosyanın işlemden kaldırılmasını talep edebileceği gibi, davanın görülmeye devam edilmesini de isteyebilir. Bu halde, duruşmaya katılmayan tarafın, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz etme imkanı bulunmamaktadır. Ancak, doğal olarak bu kapsama kanun yolları girmemektedir. Yargılamanın her iki tarafı da, hukuka aykırı olduğunu düşündüğü hususlarda kanun yoluna başvurma hakkına sahip olup, duruşmaya katılıp katılmamanın (dosyanın işlemden kaldırılmadığı hallerde) buna bir etkisi yoktur. Kaldı ki, işlemden kaldırılan dosya, davanın düşmesi anlamına gelmemektedir. Dosyanın işlemden kaldırılması durumunda, dosyanın üç ay içinde yenilenmesinin istenmesi mümkündür. Hatta, üç aylık sürenin ilk bir ayında yapılan başvuru, dosyanın harçsız olarak yenilenmesine olanak sağlamaktadır.

7. Eşlerden Birinin Boşanmak İstememesi Hali

Boşanma davası, eşlerden birinin boşanmak istememesi durumunda “çekişmeli boşanma davası” olarak sıfatlandırılır. Bu halde, boşanmayı isteyen eşin boşanma sebebini ispat etmesi ve diğer eşin bu bakımdan kusurlu olduğunu kanıtlaması gerekmektedir.

Uygulamada, boşanma davalarının büyük çoğunluğunun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166’ncuı maddesinde düzenlenen “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebine dayalı olarak açıldığı düşünülecek olursa, boşanmak isteyen eşin şu iki hususu ispat etmesi gerekir:

  1. Evlilik birliğinin geçimsizlik ve sair sebeplerle temelinden sarsılmış olduğu olgusu ve evliliğin gerektirdiği ortak yaşamın bu sebeple çekilmez hale gelmiş olması
  2. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğunun kanıtlanması durumunda, boşanmak istemeyen eşin kusurlu olduğunun ispatlanması.

Boşanmak istemeyen eş, diğer eş yukarıdaki hususlarda usulüne uygun delillerle iddialarını ispat ederse, boşanmaya razı olmak zorundadır. Bu halde mahkeme boşanmaya karar verir.

Boşanma davasının kanunda yazılan özel sebeplerden birine dayanılarak açılması durumunda ise, davayı açan eşin diğer eş boşanmayı istemiyorsa, özel sebebin varlığının ispat edilmesi gerekmektedir. Kanunda yazılı özel sebepler; zina, hayata kast, onursuz yaşam sürme, hakaret, pek fena muamele, akıl hastalığı ve terktir.

8. Boşanma Sebepleri Nelerdir?

 1.  Zina

Halk diyemiyle“aldatmalı boşanmalar”,TMK’nin 161.maddesinde ZİNA başlığı altında düzenlenmiştir. Zina, eşlerden birinin, KARŞI CİNSLE gireceği cinsel bir birleşme olarak tanımlanmaktadır. Eşlerden birinin hemcinsi ile gireceği cinsel ilişki zina kapsamında değerlendirilmemektedir. Eş söyleyişle, eşcinsel ilişkinin varlığı halinde, diğer eş bundan dolayı boşanmak isterseboşanma sebebi olarak TMK md.161’e dayanamayacaktır. Boşanma bu halde farklı sebeplere dayanılarak gerçekleştirilebilir. Örneğin, “haysiyetsiz yaşam sürme” sebebine dayanılarak ya da evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanılarak bir boşanma davası açılabilir.

Haysiyetsiz yaşam süreme hali de özel bir boşanma sebebidir. Tıpkı zina gibi, olayın öğrenilmesinden başlamak suretiyle 6 aylık ve her halde 5 yıllık bir hak düşürücü süreye bağlı olan bir dava sebebidir.

Zina olgusunun varlığı, tek başına, diğer eş için mutlak bir boşanma nedeni doğurmaktadır. Mutlak bir boşanma sebebinin var olması, aile mahkemesinin bu davayı sürüncemede bırakmaksızın ve keza tarafların barışmalarını önermeksizin direkt olarak boşanmaya karar vermesi; gerekli işlemlerin en kısa sürede yapılarak boşanmanın hukuki anlamda vücut bulmasını ifade eder.

2. Hayata kast, pek fena muamele, onur kırıcı davranış ve suç işleme

Hayata kast fiili, EVLİLİK BİRLİĞİ SIRASINDAeşlerden birinin diğerinin canına kast etmesi, diğer eş aleyhine bir suç işleyerek şahsını hedef alması, fiili bir saldırıda bulunması durumudur. Saldırının mutlaka neticelenmiş olmasına gerek yoktur. Saldırıya teşebbüs edilmesi ya da saldırı fiilinin neticesine ulaşamamış olması da hayata kast kapsamında değerlendirilmelidir. Teşebbüs, elverişli hareketlerle netice ulaşmaya ilişkin fiillerden ibarettir. Bu bakımından, örneğin, elinde tuttuğu bıçak ile diğer eşi tehdit eden ya da bıçağı saplamasına rağmen eşin ölümüne vakıf olmayan eş, hayata kast sebebine dayanılarak açılmış boşanma davasına taraf olabilecektir Belirtelim ki, fiili bir durum gerekir; tehdit, bu maddeden dava açılması için yetersizdir.

Pek kötü muamele, genellikle dövme, yaralama gibi suçların işlenmesi durumunda söz konusu olan boşanma sebebidir. Zorla cinsel ilişkiye zorlama da bu gruba dahil edilebilir.

Onur kırıcı davranış da bir boşanma sebebi teşkil eder. Eşlerden birinin, kötüniyetle ötekini küçük düşürmek, ona hakaret etmek maksadıyla gerçekleştirdiği fiillerdir.

Bunların yanı sıra, eşin suç işlemesi hali de bir özel boşanma sebebi olarak düzenlenmiştir. Buna göre, eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

3. Terk

Eşlerden birinin, ortak konutu evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla en az altı ay süreyle terk etmiş olması ve noterden ya da mahkemeden yapılan ihtara rağmen geri dönmemesi, öteki eş için meşru bir boşanma sebebi oluşturur. Terk edilen eş, dördüncü ay dolduğunda mahkemeye ya da notere giderek ihtar başvurusunda bulunmalıdır. İhtardan sonra iki ay beklenir. Terk eden iki ay daha gelmezse, bu artık kesin bir boşanma nedeni olmuş demektir.Kanunun ifadelerine göre terk: Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

4. Akıl hastalığı

Eşlerden birinin TEDAVİSİ KISA ZAMANDA MÜMKÜN OLMAYAN bir akıl hastalığına yakalanmış olması durumunda, diğer eş için hayat “çekilmez” hale gelirse, boşanma davası açılması mümkündür.

Bu halde, eşin boşanma sebebi oluşturacak yeterliliğe sahip ölçüde bir akıl hastalığının bulunması yeterli olup, hakimin takdir yetkisini kullanarak boşanmaya karar vermekten kaçınması mümkün değildir.

5. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması

Bu sebep, uygulamada  en sık başvurulan boşanma sebebi olarak karşımıza çıkar. Eşlerin, HERHANGİ BİR SEBEPLE ortak yaşamı birlikte idame ettirmeleri kendilerinden beklenemez hale gelirse, bu takdirde hakimin boşanmaya karar vermesi gerekir.

Ancak bu noktada ispat ve kusur durumu büyük önem taşıyacaktır. Buna göre, eşlerden birinin boşanmak isterken diğerinin istememesi durumunda, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekecektir. Kanunda yazılı delillere dayanılarak bu hususun ispat edilmesi mümkün olup, delil konusunda bir kısıtlama bulunmamaktadır. Mühim olan, delilin hukuka aykırı metotlarla elde edilmemiş olmasıdır. Bunun dışında, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hususunun tanık deliline dayanılarak dahi ispat edilmesi mümkündür.

Boşanmak istemeyen eş, diğer eş yukarıdaki hususlarda  ve ortak yaşamın çekilmez hale geldiğine ilişkin olguları usulüne uygun delillerle ispat ederse, boşanmaya razı olmak zorundadır. Bu halde mahkeme boşanmaya karar verir. Ancak belirtelim ki, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi bir TAKDİRİ / GENEL BOŞANMA SEBEBİ olup, hakimin ilk yapması gereken, işin gerçeğini araştırmaktır. Bu noktada, vicdani kanaatini kullanarak eşlerin boşanmalarına değil AYRILIKLARINA karar verebilir.

9. Ayrılık Kararı

Ayrılık, eşlerin boşanmaksızın, aralarına fiziki ve manevi bir mesafenin konması ve bir süre görüşmemelerinin kararlaştırılmasıdır. Bu halde evlilik ve evliliğin beraberinde getirdiği maddi ve manevi yükümlülükler devam etmektedir. Hakim, ayrılık kararının da evlilik birliğinin onarılması bakımından yetersiz kalacağını anlar ya da  ayrılığa rağmen evlilik birliği kurulamazsa, tarafların talebi üzerine boşanmaya karar verir. Ancak bu son halde, ayrılık kararının verilmiş ve uygulanmış olması, fakat buna karşın evlilik birliğinin kurulmamış olması gerekir. Bu halde hakimin, yeniden takdir yetkisini kullanmak suretiyle ayrılığa karar vermesi mümkün değildir. Boşanmaya karar vermesi gerekmektedir.

10. Ayrılık Davası

Ayrılık, eşlerin boşanmaksızın, aralarına fiziki ve manevi bir mesafenin konması ve bir süre görüşmemelerinin kararlaştırılmasıdır. Bu halde evlilik ve evliliğin beraberinde getirdiği maddi ve manevi yükümlülükler devam etmektedir.

Eşler,  mutlaka boşanma davası açmak zorunda değildir. Boşanma davası açmak istemeyen eşin DOĞRUDAN DOĞRUYA AYRILIK DAVASI AÇMASI MÜMKÜNDÜR.

Bu halde hakim, vicdani kanaatini kullanarak boşanmaya karar veremez, meğer ki taraflardan biri boşanmaya karar verilmesini istemiş olsun.

11. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Görevli mahkeme aile mahkemesidir.

Yetkili mahkeme ise, TMK m. 167’de belirtildiği üzere,“boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davdan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir”.

12. Boşanmanın Sonuçları

  • Kadının kişisel durumu

Boşanmanın ardından kadın, evlenmeden önceki medeni haline geri döner. Ancak, özellikle soyadı bakımından, evlendikten sonra aldığı soyadından dürüstlük kuralları çerçevesinde haklı sayılabilecek bir menfaat elde etmiş ve bu soyadını terk etmesi kendisi açısından mağduriyet doğurabilecekse, kocasının soyadını mahkemenin izniyle kullanmaya devam edebilir. Ancak bunun, kocaya zarar vermeyeceğinin ispat edilmesi gerekmektedir.

  • Maddi ve manevi tazminat

Boşanmanın ardından, kusurlu olan taraf kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafa maddi ve manevi  tazminat ödemek zorunda bırakılabilir. Tazminat, boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerin boşa çıkmış olması halinde istenebilir. Ancak bunun için öncelikle kusurun ispat edilmiş olması ve boşanma nedeniyle maddi-manevi zarara uğranmış olması gerekir.

Tazminat olarak bir miktar paranın ödenmesi kararlaştırılabilir. Tazminata karar verilebilmesi, kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın bu yönde bir istemde bulunmuş olmasına bağlı olup, mahkemenin re’sen tazminata hükmetmesine olanak yoktur.

  • Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluğa düşecek tarafça istenir. Bunun istenmesi için, nafaka isteyen tarafın kusurunun diğer taraftan daha ağır olmaması gerekir. Yoksulluk nafakası, SÜRESİZ olarak istenir. Ancak nafaka yükümlüsü, yoksulluğa düştüğünü iddia eden tarafın sonradan bu durumdan kurtulduğunu ispat ederse, mahkemeye başvurarak yoksulluk nafakasına ilişkin kararın kaldırılmasını dava edebilir. Bunun yanında, yoksulluk nafakası alan tarafın yeniden evlenmesi durumu da nafaka ödenmesini gereksiz kılan durumlardan biridir. Yoksulluk nafakasına karar verilebilmesi için, yoksulluğa düşeceğini iddia eden tarafın bu nafakayı talep etmesi ve iddialarını ispat etmesi gerekir.

  • İştirak nafakası

İştirak nafakası, tarafların bu yönde bir talebi olmasa dahi,  gerek görülmesi halinde re’sen hükmedilen bir nafaka türüdür. İştirak nafakası ile; boşanmanın sonunda ortak çocuğun velayetine sahip olacak tarafın, ortak çocuğun olağan giderlerini tek başına karşılamasının hakkaniyete aykırı olacağı anlaşılırsa, diğer eşin ortak çocuğun giderlerine katılması sağlanır.

  • Tedbir nafakası

Tedbir nafakası, boşanma davası sürerken eşlerin ayrılması ve ortak hayatı fiilen sonlandırmaları sebebiyle yoksulluğa düşecek olan taraf lehine hükmedilmesi gereken nafaka türüdür. Tarafların talebine gerek olmaksızın re’sen hükmedilen bu nafakanın kararlaştırılabilmesi için kusur değerlendirmesi yapılamaz. Zira, henüz yargılama sonlanmadığı için hangi tarafın daha az kusurlu olduğunun saptanmasına olanak yoktur.

  • Yardım nafakası

Kendisine yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kimsenin, kendisiyle kan hısımlığı içerisinde bulunan akrabalarından nafaka istemesi durumudur. Bu kurumun boşanma davaları bakımından uygulaması şu şekilde gelişmektedir:  18 yaşını doldurmuş ergin kimseler tarafından, bu kimselerin ana babasının boşanmış olması halinde, bu olgu sebebiyle yoksulluğa düşüldüğünün ispatlanması kaydıyla ana ya da babadan nafaka talep edilebilir. Örneğin, 18 yaşının dolumuna değin velayeti annesinde bulunan bir kimsenin, 17 yaşındayken özel bir eğitim kurumda ücretli olarak eğitim gördüğü varsayılırsa, 18 yaşın dolmasından itibaren babadan yardım nafakası talep edilmesi mümkündür.

Yardım nafakası, onu talep eden ergine ödenir. Diğer eşin bu talepte bulunmasına olanak yoktur. Buna ilişkin talep ve itirazlar aile mahkemesine yapılır.

  • Boşanan çiftin velayet hakları

Kural olarak, ortak çocukların velayet hakları evlilik birliği sürerken anne ve baba tarafından birlikte kullanılır. Ancak boşanmadan sonra velayet hakkı yalnız tek bir tarafça kullanılabilir. Ülkemizde, henüz başka şekilde bir uygulama geliştirilmiş değildir.

Velayet hakkına sahip olan taraf, çocuğun bakımını ve yönetimini idare etmeyi üstlenen ve bu hususta yapılması gereken işlemleri istisnalar saklı kalmak kaydıyla tek başına yapabilecek olan taraftır. İştirak nafakası talep edilebilir.

13. Boşanma Davasında Avukatın Rolü

Kural olarak boşanma davalarında avukatla temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak avukat ile birlikte hareket edilmesi, hem sürecin sağlığı açısından hem de hak kayıpları yaşanmaması ve ispat hukuku bakımından yaşanabilecek sorunların önlemesi açısından kritik derecede önem arz etmektedir.

Avukat ile temsil edilen tarafın duruşmalara katılma zorunluluğu bulunmamakta olup, gerekli tüm hukuki işlemler vekil aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bunun yanında, süreçten istenildiği gibi bir sonuç elde edilmesi bakımından mutlaka bir avukata vekalet verilmesi gerektiği söylenebilir.